10 Eylül 2013 Salı

DOSTUM KİTAP VE BEN

      

 Sadece bir kitap… Evet, evet herkes böyle düşünüyor; o sadece bir kitap… Peki ya ben? Ben ne düşünüyorum?
    O bir dost. Elinize alıyorsunuz onu incelemeye, tanımaya başlıyorsunuz. Önce kapağı çekiyor dikkatinizi ama ön yargılı değilsiniz. Sayfalarını açıyorsunuz tek tek okuyorsunuz satırlarını. Parmaklarınız sayfaları çevirdikçe hissediyorsunuz okuduklarınızı. Kahramanı anlamaya başlıyorsunuz, saatlerinizi paylaşıyorsunuz onunla. O size karşı temkinli davranıyor hemen ele vermiyor kendini, siz de ona karşı temkinli davranıp hemen empati kurmuyorsunuz. Bir iki sayfa sonra mı? O çekingen kahraman yerini sıkı bir dosta bırakıyor, kendini size bırakıyor. Giriyorsunuz onun ruhuna sanki derin bir okyanusa dalarmışçasına. O yaşıyor saatleri, günleri, haftaları belki de ayları. Ya siz? Siz de onunla yaşıyorsunuz. Acıyı, sevinci, kıskançlığı… Yeri geliyor bir iki damla gözyaşı ıslatıyor avuçlarınızdaki sayfaları, yeri geliyor kahkahalarınız yankı yapıyor odanızda, belki ilginç ama bazen de utancınızdan kızarıyorsunuz. Neden mi? Çünkü kendinizi kahramanın yerine koyuyorsunuz. Artık ben ve kahraman değil, biz varız diyorsunuz. Her bir sayfada daha çok bütünleşiyorsunuz. Onu anlıyor, onu tanıyor, tanıdıkça daha çok değer veriyorsunuz, daha çok zaman veriyorsunuz ona. Sizi kitap okurken görenler. “ Deli mi bu kız niçin kendi kendine gülüyor ne diye vaktini harcıyor bu kitaba?” deyip dalga geçiyorlar. Ama bu sizi hiç etkilemiyor aksine mutlu ediyor çünkü siz de onlarla dalga geçme fırsatı buluyorsunuz ve onlara “ Asıl deli sensin bu sadece bir kitap değil, seni ahmak.” Diyorsunuz. Ardından hemen kahramana dönüyorsunuz. Nerede kalmıştık? Ah işte bu satırda! Okuyor okuyorsunuz. Acaba şimdi ne olacak diye merak ediyorsunuz, merak benim iştahımı kabartır, ya sizin? Bu merak duygusuyla sayfaları öyle bir çeviriyorsunuz ki sanki ellerinizden kayıyor, akıp gidiyor. Olaylar, karakterler, düşünceler, acılar bazen ihtiraslar bazen tuzaklar hepsi bir bir akıp gidiyor zihninizden. Ve işte son sayfadasınız, kahramanın gitme vakti geliyor ama bırakamıyorsunuz, tekrar tekrar okuyorsunuz aynı sayfayı. Sonunda kapatıyorsunuz kapağı. Kahramanınız yitip gidiyor avuçlarınızdan. Geriye ise yüzünüzde aptal bir o kadar da saf bir sırıtış, gözlerinizde de hüzün kalıyor. Kahraman sizi terk ediyor ama siz hep onu düşünüyorsunuz. Tıpkı sadık bir dost edasıyla… Ardından ben de yazmalıyım diyorsunuz, işte ben bir kitabımın daha sonuna gelmiş bulunmaktayım. Hoşça kal Miranda, hoşça kal Ryan.

2 yorum: