Sadece bir kitap… Evet, evet herkes böyle düşünüyor; o
sadece bir kitap… Peki ya ben? Ben ne düşünüyorum?
O bir dost. Elinize alıyorsunuz onu
incelemeye, tanımaya başlıyorsunuz. Önce kapağı çekiyor dikkatinizi ama ön
yargılı değilsiniz. Sayfalarını açıyorsunuz tek tek okuyorsunuz satırlarını.
Parmaklarınız sayfaları çevirdikçe hissediyorsunuz okuduklarınızı. Kahramanı
anlamaya başlıyorsunuz, saatlerinizi paylaşıyorsunuz onunla. O size karşı
temkinli davranıyor hemen ele vermiyor kendini, siz de ona karşı temkinli
davranıp hemen empati kurmuyorsunuz. Bir iki sayfa sonra mı? O çekingen
kahraman yerini sıkı bir dosta bırakıyor, kendini size bırakıyor. Giriyorsunuz
onun ruhuna sanki derin bir okyanusa dalarmışçasına. O yaşıyor saatleri,
günleri, haftaları belki de ayları. Ya siz? Siz de onunla yaşıyorsunuz. Acıyı,
sevinci, kıskançlığı… Yeri geliyor bir iki damla gözyaşı ıslatıyor
avuçlarınızdaki sayfaları, yeri geliyor kahkahalarınız yankı yapıyor odanızda,
belki ilginç ama bazen de utancınızdan kızarıyorsunuz. Neden mi? Çünkü
kendinizi kahramanın yerine koyuyorsunuz. Artık ben ve kahraman değil, biz varız
diyorsunuz. Her bir sayfada daha çok bütünleşiyorsunuz. Onu anlıyor, onu
tanıyor, tanıdıkça daha çok değer veriyorsunuz, daha çok zaman veriyorsunuz
ona. Sizi kitap okurken görenler. “ Deli mi bu kız niçin kendi kendine gülüyor
ne diye vaktini harcıyor bu kitaba?” deyip dalga geçiyorlar. Ama bu sizi hiç etkilemiyor
aksine mutlu ediyor çünkü siz de onlarla dalga geçme fırsatı buluyorsunuz ve
onlara “ Asıl deli sensin bu sadece bir kitap değil, seni ahmak.” Diyorsunuz.
Ardından hemen kahramana dönüyorsunuz. Nerede kalmıştık? Ah işte bu satırda!
Okuyor okuyorsunuz. Acaba şimdi ne olacak diye merak ediyorsunuz, merak benim
iştahımı kabartır, ya sizin? Bu merak duygusuyla sayfaları öyle bir
çeviriyorsunuz ki sanki ellerinizden kayıyor, akıp gidiyor. Olaylar,
karakterler, düşünceler, acılar bazen ihtiraslar bazen tuzaklar hepsi bir bir
akıp gidiyor zihninizden. Ve işte son sayfadasınız, kahramanın gitme vakti
geliyor ama bırakamıyorsunuz, tekrar tekrar okuyorsunuz aynı sayfayı. Sonunda
kapatıyorsunuz kapağı. Kahramanınız yitip gidiyor avuçlarınızdan. Geriye ise
yüzünüzde aptal bir o kadar da saf bir sırıtış, gözlerinizde de hüzün kalıyor.
Kahraman sizi terk ediyor ama siz hep onu düşünüyorsunuz. Tıpkı sadık bir dost
edasıyla… Ardından ben de yazmalıyım diyorsunuz, işte ben bir kitabımın daha
sonuna gelmiş bulunmaktayım. Hoşça kal Miranda, hoşça kal Ryan.
hayırlı olsun bacım :) güzel deneme :D
YanıtlaSilteşekkürler canım :)
Sil